Sağlık Rehberi

Çocuğunuz Okul Dönemine Hazır Mı?


27 Haziran 2019 tarihli yeni yasa ile birlikte daha önce 60 ay olan okula başlama yaşı 69 aya çıkarıldı. Böylece daha önce okula başlama yaşı 5 iken (60 aylık) bu yasa ile birlikte daha uygun başlama dönemleri belirlenmiş oldu. Buna göre;

69 - 70 - 71 aylık çocukların okulları bir yıl ertelenebilir. Bu çocuklar isterlerse ana sınıfına gidebilirler. 

66 - 67 - 68 ayını tamamlayan çocukların velileri isterlerse dilekçe ise bu ay grubunda yer alan çocuklarını birinci sınıfa kaydettirebilir. 

72 aydan daha büyük çocuklar zorunludur. Hiç bir surette erteletme hakları yoktur. Sağlık raporu vs. geçersizdir. 

Çocuk psikiyatrisi hekimleri olarak bizler bir çocuğun 3 yaşında okul öncesi eğitime başlamasını, çocuk 72 aylık olmadan ilkokula başlamamasını öneriyoruz. Çünkü çocuk 2-6 yaş arasında bilişsel olarak işlem öncesi dönem dediğimiz dönemi bitirip somut işlem dönemine geçmektedir ve biz biliyoruz ki somut işlem dönemine geçmeden okula erken başlatılan çocuklarda bir çok psikiyatrik problem de ortaya çıkmaktadır. 

Rakamsal değerlerin dışında okula başlamak aileler için zorlu bir süreç olmaktadır. Bu dönemde, çocuk kendi başına çözmesi gerekebilecek sorunlarla tanışır. Çocuğunun arkadaş edinme, sınıfta kurallara uyma, kalem tutma, harfleri öğrenme, okuma-yazmaya geçme, matematik işlemleri gibi zorluklarla karşılaşacağını bilen aileler, çocuklarının bu sürece hazır olup olmadıkları konusunda haklı bir kaygı yaşarlar. Bu nedenle de araştırmacılar, çocuğun okula hazır olup olmadığını belirlemek üzere birçok çalışma yapmıştır. Bu araştırmalar sonucunda da “okul olgunluğu” adı verilen tanımlama oluşturulmuştur.
    Buna göre okul olgunluğu; çocuğun okulda kendisinden beklenilenleri başarılı bir şekilde yerine getirmeye hazır olması, okul eğitimini başaracak gelişimsel düzeye gelmesi olarak tanımlanmıştır. Okul olgunluğunun üç bileşeni vardır:
— Çocuğun olgunluğu
—Okulun olgunluğu
— Aile ve destekleyen toplumun olgunluğu

    Çocuğun olgunluğu; 
    — Fiziksel gelişim, motor gelişim, büyüme verileri ve yetenekleri,
    — İşleri sırasıyla yapabilme, dayanışma, empati ve kendi duygularını ifade edebilme gibi sosyal ve duygusal gelişimi,
    — Öğrenmeye olan merak, öğrenme hevesi, mizaç, kültür ve değerleri
    — Dinleme, konuşma ve gramer gibi dil yeteneği, okuma-yazmaya olan eğilim, gördüğünü yazmaya olan yetenek, resim becerileri
    — Genel bilgi ve zeka düzeyi, ses-kelime ilişkisini kavrayabilme, boyutsal kavramlar ve rakam bilgisi
    göz önüne alınarak değerlendirilir.

    Okul olgunluğu;
    - Okul ve ev arasındaki geçişte yumuşaklık (kültürel duyarlılık gibi)
    -  Okul öncesi eğitimle ilkokuldaki eğitim arasındaki geçişte yumuşaklık
    - Öğ¬¬retilecek bilgilerin kalitesi, öğretme hızının uygunluğu ve öğrenilenler arasındaki ilişkinin kurulması
    - Her bir çocuğun bireysel ihtiyaçları hakkında farkındalığın olması (Sosyokültürel ve ekonomik farklılıklar gibi)
    - Okul yönetiminin öğretmenlerin çabası ve başarısına yönelik farkındalığının olması
    - Ailelerin katılımının sağlanması ve başarısız çocukların desteklenmesi
    - Başarısız program ve uygulamaların değiştirilebilmesi
    - Çocuklara kendi yaşam alanlarında hizmet verilmesi
    - Sonuçlar için sorumluluk alma
    - Liderlik vasfına sahip olma
    özellikleri dikkate alınarak incelenir.

    Aile ve destekleyen toplumun olgunluğu;
    - Okula başlama zamanı geldiğinde çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının normal olması için annelerin uygun doğum öncesi bakımı alması, çocukların uygun sağlık hizmeti alması, uygun beslenmesi ve günlük aktivitelerinin olması
    - Çocukların okul öncesi eğitim almış olmaları
    - Çocuğun ilk öğretmenleri olan ebeveynlerin çocuğu eğitmeleri ve öğrenme araçlarına ulaşmasını sağlamaları
    ile değerlendirilir.

     Büyük şehirlerde, kreş ve anaokullarına devam eden çocukların böyle kurumlara devam edemeyen akranlarına göre daha erken okul olgunluğu kazanabildikleri görülmektedir. Bununla birlikte mali güçlüklerinden ötürü bir okul öncesi kurumuna gönderilemeyen bir çocuk, duyarlı ebeveyni sayesinde ilgili etkinlikleri içeren yayın ve kitaplarla kendisine özenle zaman ayrılarak okul olgunluğu açısından diğer akranlarına yetişebilmektedir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki çocuğun okul öncesi eğitim alması çocuğun yaş almasından daha fazla okul olgunluğunu artırmaktadır. 

Çocukların okula hazır olduğunun anlaşılmasında yapması beklenen gelişimsel beceriler aşağıda sıralanmıştır: 

İNCE-KABA MOTOR GELİŞİM: 

Ayakkabısını yardımsız giyer, bağcıklarını bağlayabilir.
Anahtarla kapı kilidi açabilir.
Nokta nokta verilen bir resmin noktalarını birleştirebilir.
Altı kısımlı bir insan resmi çizebilir.
Adını, soyadını yazabilir.
Birden 10’a kadar rakamları kopya edebilir.
Daire, kare, dikdörtgen, üçgen şekillerini çizebilir.
Dikey, yatay, eğik, eğri çizgileri çizebilir, kopya edebilir.
İçi boş resimlerin sınırını taşırmadan boyayabilir.
Basit labirent bulmacaları tamamlayabilir.
Yardım almadan bir kağıdı makasla boydan boya kesebilir.
Sürahiden bardağına su doldurabilir.
Sek sek oynayabilir.
Sözel yönlendirmelere göre hızını ve yönünü değiştirebilir.
Parmak uçlarına basarak koşabilir.
Beş kez üst üste çömelip kalkabilir.
Öne doğru takla atabilir.
Kendine atılan küçük bir topu elleriyle tutabilir.
Basit bir müziğin tempo ve ritmine uyarak dansedebilir.
Yardımla ellerinin üzerinde yürüyebilir.
Koşarken yerden nesneleri toplayabilir.

DİL-BİLİŞSEL GELİŞİM: 

Ana ve ara renkleri tanır ve bunları eşleştirebilir.
Resimleri gölgesi ile eşleştirebilir.
Görmese bile tanıdığı bazı sesleri tanımlayabilir. (akan su sesi, araba sesi)
Gözleri kapalı iken 2-3 metrede yapılan bir gürültünün yönünü (uzak, yakın, ön, arka, yan)
ayırt edebilir.
Dokunarak sıcak, soğuk, ılık nesneleri ayırt edebilir.
Birden 20’ye kadar olan rakamları tanıyabilir, dokunarak nesneleri sayabilir.
Basit toplama ve çıkarma işlemleri yapabilir. (Parmak hesabı gibi)
Nesnelerin sıra içindeki pozisyonunu birinci, ikinci, üçüncü olarak isimlendirebilir.
İki yarımdan ve dört çeyrek parçadan bir bütün oluşturabilir.
Bir günü sabah, öğle, akşam olarak algılayabilir.
Sıra ile haftanın günlerini sayabilir.
Aynı anda birbirini takip eden iki-üç emri yerine getirebilir. (“Bana bir bardak su getirip, yanıma otur” gibi)
Anlatılan bir öyküdeki detayları hatırlayabilir.
Sebep-sonuç ilişkilerini kurabilmeye başlamıştır.
Günlük yaşamda kullanılan para birimlerini tanıyabilir.
Adını, soyadını söyleyebilir.
Ailedeki kişilerin isimlerini söyleyebilir.
Telefonunu ve ev adresini söyleyebilir.
Devletinin adını, yaşadığı şehrin adını, doğum yerini söyleyebilir.
Altı-sekiz kelimelik cümleleri kurabilir ve söylendiğinde tekrar edebilir. (“Biz bugün anneannemlerle birlikte dışarıda yemek yiyeceğiz.” gibi)
Günlük yaşantısını anlatabilir.
Niçin sorusunu açıklayarak cevaplayabilir.
Zıt anlamlı somut ve soyut kelimeleri söyleyebilir, anlamlarını bilir. (şişman-zayıf, sert-yumuşak; ağır-hafif, gece-gündüz gibi)
Büyük- küçük kavramlarını tanır, bilir.
Sağını, solunu bilir, yer bildiren direktifleri algılayabilir.
“En az ve en çok”un anlamını bilir.
Nesneleri büyüklük, genişlik ve uzunluk özelliklerine göre sınıflandırabilir.
Sekiz bloğu büyüklüklerine göre dizebilir.
Ağırlıkları tahmin edebilir.( Elmanın fındıktan daha ağır olması gibi)
Tek ve çift kavramını bilir.
Üç-beş kartlık bir olay sıralaması anlatan resimleri, olay sıralamasına uygun bir şekilde
sıraya dizebilir.
Rüyalarını anlatır.
Bir elde kaç parmak olduğunu bilir.
Televizyondaki sevdiği programın zamanını bilir.

SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM

Günlük programın başlangıç ve bitiş zamanını anlayabilir.
Basit alışveriş işlerini yapabilir. (Ekmek almak, gazete almak gibi)
Kendi ile ilgili kızgınlık, mutluluk, sevgi gibi duyguları belli eder.
Bir oyun için gerekli kuralları anlayabilir, o kurallara uyabilir.
Sosyal kuralların nedenlerini anlayabilir.

ÖZBAKIM BECERİLERİNİN GELİŞİMİ

İnsanların yaşamak ve sağlıklı kalabilmek için nelere ihtiyacı olduğunu bilir ve isimlendirebilir.  (Yiyecek, su, barınacak yer, spor yapma, hastalanınca hastaneye gitme)
Elbiselerini ıslatmadan yüzünü yıkayıp, kurulayabilir.
Saçlarını tarayıp, dişlerini fırçalayabilir.
Tuvaletini yalnız başına yapabilir.
Sofra kurallarına uygun yemek yiyebilir.
Düğmelerini ilikleyip çözer, kendi başına giyinip soyunabilir.
Hapşırınca eliyle ağzını kapayabilir.
Trafik ışığı olan yerde karşıdan karşıya emniyetli bir şekilde geçebilir.

Çocuk istenen bu gelişim becerilerinin çoğunu yapamıyorsa okula hazırlıkla ilgili sorun olabileceği anlamına gelebilir. Bunun araştırılması için ailelerin bu konuda uzman kişilere (çocuk psikiyatristleri, çocuk gelişimcileri, pedagoglar gibi) başvurması uygun olacaktır. Yapılan görüşme, detaylı muayene ve testler sonrasında çocuğun okula hazır olup olmadığı anlaşılmaktadır. 

Çocuğun okula hazırlanmasında ailelere düşen görevler nelerdir? 
 
• Çocuklar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Bu nedenle çocuğunuza okul hakkında önceden bilgi verin. Böylece çocuğunuz okuldan daha az korkacaktır. 
• Okul açılmadan önce okul, öğretmeni ve arkadaşları tanıdık olursa okula uyum sağlaması daha kolaylaşacaktır. Örneğin anaokuldaki arkadaşlarıyla birlikte ilkokula başlaması uyum sorunlarını azaltacaktır. 
• Çocuğunuza okulda neler yaşayacağını anlatırken, sadece eğlenceli ve güzel taraflarını anlatmayınız. Zaman zaman zorluklar yaşayabileceğini ve bunların üstesinden birlikte geleceğinizi bilmelidir. 
• Çocuğunuzun okula nasıl gideceği ile ilgili alıştırmalar yapınız. Önceleri okula siz götürebilirsiniz. Bununla birlikte bir süre sonra tek başına gitmesi gerekebileceğini bilmelidir. 
• Çocuğunuza adres ve telefon numaranızı öğretiniz. Acil durumlarda ne yapması gerektiğini önceden konuşunuz.
• Okulun ilk günü hem ebeveyn, hem de çocuk açısından çok önemli bir dönüm noktasıdır. Unutmayın ki sizin kaygınız ona bulaşabilir ve bu nedenle o da kaygılanabilir. Siz keyifli olursanız o da bu tecrübeyi keyifli bir anı olarak hatırlayacaktır.

Çocuğunuzun okula zamanında önce başlamasıyla bazı ruhsal ve bilişsel problemlerin ortaya çıkma olasılığı da artmaktadır. Bu sorunlar için zamanında önlem alınmazsa ileride daha büyük zorluklarla karşılaşılabilmektedir. Bu zorluklardan bazıları:

Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu: Temel bağlanma figürlerinden (genellikle ebeveynden) ayrılmaya karşı gösterilen aşırı korku ve kaygıyla karakterizedir. Bu korku nedeniyle çocuk okula gitmek istemez. Ayrılık yaşandığında ağlama, inatlaşma gibi sorunlar yaşanır. Bununla birlikte baş ağrısı, bulantı-kusma, karın ağrıları da görülebilir. Bu belirtiler ebeveynle tekrar buluşulduğunda tamamen kaybolur.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Kalıcı ve sürekli olan dikkat süresinin kısalığı, engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklık ve huzursuzluktur. Bunun sonucu olarak çocukta gelişimsel olarak uygunsuz dikkatsizlik ya da aşırı hareketlilik ve ataklık vardır. Genellikle öğretmenler tarafından yerinde oturamayan, dersi dinleyemeyen, çok konuşan çocuklar olarak tanımlanırlar.
Öğrenme Bozuklukları: Zekası normal ya da normalin üstünde bireylerin, standart testlerde, yaş, zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma, matematik ve yazılı anlatımının beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur. Hastalar okumayı geç sökme, harfleri karıştırma, ezber ve dikkat sorunları ile başvurmaktadır. Genellikle kolay öğrenip kolay unutan çocuklardır.
Zeka Geriliği: Günlük yaşama uymada ve bilişsel işlevlerde 18 yaşından önce başlayan gerilik olarak adlandırılabilir. Kendi yaşı için beklenen iletişim, özbakım, ev yaşamı, toplumsal/kişilerarası beceriler, toplumun sağladığı olanakları kullanma, kendi kendini yönetip yönlendirme, eğitimle ilgili işlevsel beceriler, iş, boş zamanları, sağlık ve güvenlikle ilgili becerileri yerine getirmede zorlukları vardır. Aileler ve öğretmenler tarafından öğrenmede zorluk şikayetiyle çocuk psikiyatristlerine yönlendirilir.
Uyum Bozukluğu: Gösterilebilir psikososyal stres etkeni ya da etkenlerine tepki olarak klinik açıdan belirgin duygusal ya da davranışsal belirtilerin gelişimidir. Okula başlama belirgin bir stres etkeni olarak bu duruma neden olabilir. Çocuklarda sinirlilik, inatçılık, mutsuzluk, okula gitmek istememe, umutsuzluk, anneden ayrılmada sorunlar, korkular, davranım bozukluklarıyla kendini gösterebilir. 
Çocuk okula başladığında bu sorunlardan herhangi biri görüldüğü takdirde aileler çocuk psikiyatrisine başvurmalı ve gerekli yardımı almalıdır.
Sonuç olarak; okula başlamak hem çocuk hem de ebeveynler için zorlu bir sınavdır. Bununla birlikte ailelerin yeterli ve uygun müdahaleleriyle bu zorlu dönem çocuk için gelişimsel açıdan çok faydalı bir süreç haline getirilebilir.